16/04/2014
tarafından Mehmet Nuri Sunguroğlu
>> Çocuklarımızı kendimiz için değil… kendileri için yaşama hazırlayabilirsek, onlara en büyük desteği vermiş oluruz.<<
Kolaymıdır baba olmak…kolaymıdır anne olmak. Üstelik de yaşadığımız bu zaman diliminde kolaymıdır ebeveyn olmak?
Hayatta beklenen en güzel haberlerden biri, anne ve babanın duyduğu; „biz bir çocuk bekliyoruz“ haberidir. Bu mutlu haberin beraberinde getirdiği sorumluluk duyguları bizi biraz olsun düşündürse de… sevindiğimiz bu mutlu haberin hayatımız boyunca ağırlığını koruyacağı bir gerçektir. Yaratılışın mucizesi olan bu duruma hazırlanmak için önümüzdeki 9 ay olan zaman bize fırsat verecektir. Kendimizi bu mucizeye hazırlamak için; bu mucizenin bize tanıdığı olanak; „yaratılış mucizesindeki mucizeye ortak olabilmemizdir.“
Annelik bekleyen anneler için gelecek aylar her gün biraz daha zor günler olacaktır. Kendisini iyi hissetmediği günler, hormon değişimleri ve daha bir çok zorlukların beraberinde getirdiği değişimler… anne olmak sevincini engellemeyecektir.
Bir anneden tüm gücünü vermesini isteyen o doğum günü, annelerin en güçlü olması olduğu gündür. Tarif edilemeyecek sancılara katlanan anne, bebeğini kucağına aldığı an mutluluğun tadını tatmanın sevinciyle çektiği ızdırapları unutabilmesi, ayrı bir mucizedir.
Doğum sonrası sağlığına kavuşan Anneyi uykusuz gecelerin beklediği aylar takıp edecektir. Bu zorlu görevi nasıl başarabileceğinin verdiği düşünceler onu gündüzleri de yalnız bırakmayacak, bazen de karamsarlığa itecektir.
Aradan geçen bir kaç aydan sonra, bu zor günler yavaşça arka plana doğru çekilirken… her gün yeni ve farklı mucizeler ortaya çıkmaya başlayacaktır.
Büyüyen bebekle gözleşme anları başladığı anlar devreye girerken, gelişmekte olan Çocuğun beyni, etrafında olup bitene ortak olma zamanı gelmiştir. Anne ve babasını, kardeşlerini tanıyabilmek, seslerini ayırt edebilmek çağı ayrıca hissedilen bir mutluluk zamanıdır.
Bu değişimlerle başlayan bir yaşam, insanın oluşumunda atılan ilk temel taşlardır. Yaşama hazırlanış dediğimiz bu kısa zaman, çocuğun geleceği için verilen ilk yatırımlardır. Anne ve babaların çocuklarına verebilecekleri en sağlıklı „azık çantasının“ hazırlandığı zamandır bu dönem.
Çocuğun ilk güldüğü an, anne ve babalar için unutulmayan hatıralardır. Daha sonra oturabilmeye, kalkmaya, sürünmeye başlayan çocuk, anne ve babanın yardımları sayesinde kendisini güvenlik içerisinde hissederek hayata daha güvenli adımlarla devam edebilmeyi öğrenecektir.
Çocuğun ilk oyuncağa uzanmak, kolunu kaldırıp bir şeyler yapmak , yataktan alınmak istediği zaman geldiğinde, sevgi ve şefkat hissedebildiği anlar başlamıştır. Kendisine söyleneni anlamasa dahi, hissettiği sevgi şefkat duyguları onu bulunduğu ortamda güvenli ellerde olduğu kavramının ilk başladığı anlar olmakla; … >>ben bu ailenin bir üyesiyim<< bilincini oluşturduğu önemli gelişim anlarıdır.
Zamanın akımıyla ilk kelimeleri söylemeye başlayan çocuk, anne babayı da bazen şaşkınlığa düşürecektir. Sesli ortamlarda söylemeye çalıştığı yarım kelimeler tam anlaşılamadığı için, … annemi dedi, yoksa babamı dedi tartışmaları da, anne ve babanın mutlu anları olacaktır.
Çocuğun diş çıkarma zamanı geldiğinde, uykusuz gecelerin yeniden başladığı günler devreye girecektir. Çocuk için bu zor ve sancılı günler, anne ve babanın sabır ve şefkat vereceği en önemli zaman dilimidir.
Çocuğun 3 – 4 yaşları çağı anne ve baba için zor zamanlardır. Çünkü; çocuğun deney yapma zamanı gelmiştir. Denenmesi ne olursa olsun, bir şeyler yapma zamanıdır artık. Salondaki mobilyalara tırmanmak ilk deneyleri arasında olsa da, bu yeterli olmayacaktır. İlginç bulduğu ne varsa denemek isteyecektir. Pencereden bakmak, annenin mutfak bıçağını tutabilmek bunların arasındadır. Çocuğun bu çağı, anne ve baba için alarm sinyallarının kırmızı olduğu anlardır.
Farkında olmadan geçen zaman, çocuğumuzun yaşamında önemli değişimin başlayacağı günü getirmiştir artık.
Okula başlangıç
Önce güzel bir okul çantasına ihtiyaç vardır. Arkasından güzelim elbiseler, ayakkabılar alındıktan sonra evde ilk provalar yapılmaya başlanır… mutlu anlar yaşanır.
Anne ve baba için yeni görevlerin başladığı zamandır bu zaman. Çocuğun geleceği için atılan bu adımlar, en önemli adımlardandır. Anne ve babanın bu hayata hazırlık günlerini küçük görmeleri yapacakları en büyük hatalar olur. Çünkü; bu andan itibaren yapılan en ufak bir hata, çocuğun geleceğini etkileyebilen unsurlar arasında olacaktır.
Çocuğun üstlendiği görevler ise, her gün dahada artacaktır. Sadece okul dersleriyle kalmayacak olan bu eğitim çağı, çocuğun geleceğini damgalayan günler olacaktır. Okul eğitiminin yanında etik eğitiminde öğretilmesi olan bu yaşta; anne ve baba bu ağır sorumluluğu sadece öğretmene bırakırsa ki…bir çokları böyle yapmaktadırlar; en büyük hatayı yapmış olurlar. Toplumun sosyal düzenini öğretmek ilk aile terbiyesinin >>“olmazsa olmazlarındandır“…<<
Kabul etmeliyiz ki… Çocuklar anlatılandan daha fazla gördüğüyle öğrenen bir sosyal yaratıktır. Bu nedenle ebeveynler örnek yaşantılarıyla buna öncülük yapabilirlerse, en güzel eğitimi vermiş olurlar. Bunların başında evdeki saygı ve sevgi atmosferi en önemli olanlardandır.
Geriye dönük olarak hatırladığımızda, anne ve babamızın aralarında geçen diyalogların hafızamızdan silinmediğini ve bizi öyle veya böyle bir etki altında bıraktığını hatırlarız.
Okul döneminde, aile ve okul ilişkileri en önemli olanlar arasındadır. Bu aile okul ilişkilerinde öğretmen ve aile beraberliği, çocuğun hangi derslerde daha başarılı olduğu, hangiler de yardıma ihtiyacı olabileceğini saptayabilmek ve gerekli olanları yapmak, anne ve babanın önemli görevlerindendir.
Çocuklarımızı kendimiz için değil… kendileri için yaşama hazırlayabilirsek, onlara en büyük desteği vermiş oluruz. Biz olmadan hayatlarını sürdürmek zorunda kalacaklarını, onlarda bir gün ebeveyn olacaklarını, toplumdan dışlanmadan yaşayabilmeleri için gerekli etik kavramların değerlerini öğretebilmek, anne ve babanın en önemli görevleri olduğunun bilincinde olmalıyız.
Topluma saygı vermeden saygı beklenemez kavramı eğitimin ana faktörlerinden olduğunu öğretebilmiş isek… kapımızı kimse çalmaz.
Zamanı gelmişken hatırlatmakta fayda vardır. Dünyada bu olanaklardan mahrum kalmış çocukları düşündünüz mü hiç?
10 yaşında emeğine el konan, okul nedir bilmeyen, üç kuruş için uykuya hasret kalarak çalışan milyonlarca çocuk bir kaç saat uyku ve bir lokma ekmek için çalıştırılıyorlar. Gırtlağı doymak bilmeyen, az kazançla yetinmeyen bazı kesimler… insan haklarını da tekellerinde tutmaktan utanmazlar.
Mutlu yarınlar için…sevgiyle kalın!
Mehmet Nuri Sunguroğlu
16.04.2014
SON YORUMLAR