BABAMA MEKTUP


 ZELIHA~1>>Meğer o sofraları donatmak ve o kadar çok yiyeceği satın almanın zorluğunu ve gönül zenginliğini anlamam için, büyümem ve aile olmam gerekirmiş babacığım.<<

Yazan: Zeliha Karaosmanoğlu-Kaya

Değerli dostlarım!

Bu Yılki babalar gününde; bir özlemin nasıl ifade edildiğini, bir hasretin nasıl dile getirildiğini, yürekte olan sızının nasıl da hıçkırıklara döndüğünü anlatan bir mektup yayımlıyorum. Mektubu; Rahmetli Yılmaz Karaosmanoğlu’nun kızı Zeliha hanım, 2000 Yılında, babalar gününden bir gün sonra kriz geçirerek ölen babasına yazıyor. Yani tam 14 Yıllık bir ayrılışın özlemiyle.
Özünde hiç bir değişim yapmadan yayımlamak istediğim bu mektubu, mutlaka okumalısınız!

Şimdiden tüm babaların ve onlara baba olabilmede eşlik eden, onlar ile yaşamı artısıyla, eksisiyle paylaşan annelerin de bu güzel gününü kutluyorum!

Sevgili Babacığım,

Seni kaybedeli tam 14 yıl olmuş. 16.06.2000 Yılında aniden bizi bırakıp gittin.

Hiç beklemediğimiz ve şok ederek seni kaybettiğimiz o günden bu yana koskoca 14 yıl geçmiş.

Oysa senin o kocaman sevgi dolu yüreğin, siluetin ve sesin hala kulaklarımda çınlıyor.

Gittin gideli hayalin benden hiç uzaklaşmadı ki. Sadece özlemin, hasretin içimi yakıyor, kavuruyor babacığım.

Seni hep ilkokulda, okulumuza geldiğin heyecan ve hevesle; bizi okutmak için çırpındığın görüntünle hatırlıyorum.

Birde beni koluna takarak, sokakta afralı, tafralı ve gururla yürüyüşümüzü hatırlarım.

Erdoğdu’da ki Köseoğlu kahvesine bile beni götürmüştün. Orada höpürdeterek çay içişini hatırlarım.

Evlendikten sonra bile koskoca kadın olmuştum, Melek ve beni kucağına alıp, öpüp, koklayıp; “Gülizar bu kadar güzel kızlar olur mu ? Eniştelerim ne kadar şanslı çocuklar” deyişini ve “ Bu kızlar evlendi ama hala onları evlendirmemiş-im gibi, benim kızlarım evdeymiş gibi, hiç uzaklaşmadım” deyişini.

7 çocuk, tek maaş , sürekli kurulup, kaldırılan sofraları hatırlarım.

Meğer o sofraları donatmak ve o kadar çok yiyeceği satın almanın zorluğunu ve gönül zenginliğini anlamam için, büyümem ve aile olmam gerekirmiş babacığım.

Nasıl o kadar zengin gönüllüydün sen BABACIĞIM?

Senin Karın en güzeliydi; kızlarında öyle. Oğulların ise senin gibi yakışıklı; hepsi sana benziyorlar. Kardeşlerin ise en çok sevgiye layık olanlar. Eniştelerin en akıllı ve iyi delikanlılar. Kardeşlerinin çocuklarını bile en çok seven amca sendin. Hepsiyle ilgilenir , sever ve gurur duyardın.

Ne kadar büyük bir sevgi dünyan varmış babacığım… İnsanlardan nefret ettiğini hiç görmedim. Sevgiye doyduğunu da görmedim. Çok saf, temiz; ama korkusuz kocaman bir yüreğin vardı babacığım…

Baba ve Anne sevgisine de açtın. Çocukluğunda yaşadığın yetimlik seni öyle çok etkilemişti ki… Sevgiye hiç doyamadın. Gelinlerini bile kızlarından ayıramayacak kadar çok sevdin.

Elif’in kanepede uyurken üstünü şefkatle örtmüş sün sen. Elif’de bunu sevgiyle, gururla hep anlatır bizlere.

Bir kez bile öz yada üvey kardeş ayrımı yaptığını duymadım. Tüm kardeşlerini inanılmaz seviyordun. İnan ki bana baba, senin onlara duyduğun sevgiyi insanlar öz kardeşlerine duymuyormuş, bunu da büyüyünce anladım.

İstanbul’dan Trabzon’a gezmeye yada bir cenazeye gelmiştin. Erdoğdu’da buluştuk, beni köfteciye götürdün. Orada gözlerindeki mutluluğu hiç unutamam babacığım. Sen yedirmeyi de , paylaşmayı da inanılmaz çok severdin.

Bir defasında annem anlatmıştı.

Bir gün İstanbul’da Okmeydanı’nda Trabzonlu bir arkadaşını görmüş sün. Hastanede onun la koşturmuş, sonra Kaptığın gibi habersiz eve getirmişsin. “Gülizar sofra hazırla” demişsin, acaba yemek var mı yok mu diye aklına dahi gelmemiş.

Tabi ki sen anneciğimin kadınlığını, mutfak becerisini tartışmayacak kadar emindin.

Babacığım!

Zeki’nin 2 oğlu oldu; Yılmaz ve Bedirhan. Yılmaz’a senin adını verdi. Adı gibi Yılmaz bir delikanlı olmuş.

İlhanın bir paşası var; adı Berkant. Adeta ilhan gibi; iri ve sevgi dolu…

Talat‘ın 2 kızı var; Sudenaz ve Sıla. Sılayı Anneme ve bana benzetiyorlar. Sudenaz ise; inan babacığım tam bir Prenses. Annemin biricik prensesiydi Sudenaz. Sude bir yana dünya bir yana idi Annemin gözünde. Sudenaz okulu, okumayı çok seviyor. Tam senin istediğin gibi; inşallah okuyacak ve ilerleyecek baba. İkisi de çok tatlılar, inan bana babacığım, çok tatlılar!

Hele Ayhan…onun senin gözünde özel yeri vardı, biliyorum. Onunda İlayda ve Gülizar adında iki tatlı kızı oldu. İlayda’sı çıtı pıtı çok güzel bir kız. Tipini annesinden yüzünü Ayhan’dan almış. Gülizar’ı çok minik, onun gözleri masmavi baba. Bakalım zamanla kime benzer. Ama acayip güzel bir bebek Gülizar, tıpkı Annem gibi.

Aydın Ağabeyimin de, Eren’den sonra bir Murat’ı oldu. İnanılmaz akıllı ve yakışıklı tabi…babası gibi!

Sen torunlarının hiçbirini göremedin babam. Damla, Eren, Aysu ve Cansu tanıdığın tek torunların oldu BABİŞKOM.

Maalesef diğerlerini tanıyamadın, göremedin, sevemedin, öpüp koklayamadın.

Senin gidişinin ardından Annem çook hastalıklar çekti. Göz yaşları hiiç kurumadı Annemin. Çok ağladı ardından, seni sayıkladı yıllarca… Hep seni anardık. Her gece bıcır bıcır konuşurduk annemle. Onuda 15 Mayıs 2011 de senin yanına koyduk, biliyorsun babacığım!

İkinizin Mezarını birleştirdim babam…Sen Anneme çok düşkündün. Yan yana değil, aynı Mezarda yatmanızı istedik. Sizi çevrele-dik; artık iki kişilik… ama tek mezarda yatıyorsunuz.

Babammm!! Benim kocaman yürekli, dağlar kadar güçlü, yokluğuna alışamadığım, çok ama çok özlediğim babacığım!

Yine geldi bir Babalar günü daha. Biliyorsun! Sen babalar gününden bir gün sonra gittin. Tıpkı annemin anneler gününden bir hafta sonra gitmesi gibi. Sizleri unutmak mümkün değil babacığım!

Her yerde babalar konuşuluyor, hevesle hediyeler bakılıyor ya… buruyor beni babam, içim sızlıyor!

Bizde mezarınıza geliyoruz ara ara…Hasretimiz belki diner diye.

Zeki Trabzon’a taşındı babacığım. Artık daha rahat gidip geliyoruz yanınıza.

Yıllardır içimde birikti hasretin, özlemin ve sevgin. Hem çok zaman oldu özledim, hem de bugün gibi her şeyinle Dimağımda duruyorsun. Sevgini, sesini, cıvıl cıvıl neşeli hallerini, iştahla yemek yiyişini, bize öpücük göndermelerini, arkamda bir dağ gibi duruşunu özledim babam!

Kaç baba kızının çeyizini 6 katlı evin en üstüne sırtında taşır bilmiyorum; ama sen taşıdın baba! Hep içim acır o günü hatırlayınca. Keşke sen taşımasaydın! Birde, işe girmek için ne çok yalvarmıştım sana. Çok ağlamıştım da,sonunda pes etmiştin.  Tanıdığın Vedat beye elimden bir çocuk gibi tutarak getirmiştin beni; gülerek hatırlarım hala o günü babacığım!

Hatırlar-mısın…birde apandisit ameliyatı olmuştum da, sen beni acile yatırmış tın. O gece seni eve yolladılar da, sabah gelirsin dediler. Sen geldiğinde ben ameliyatta imişim; çok ağlamışsın  “Kızım bensiz, yanında yokken ameliyata aldılar diye”. Çok koymuş sana. annem öyle söylemişti babacığım!

Ameliyat dönüşümüzde o zaman taksi ne gezer, Sen zaten otobüs işletmeleri amiri idin. Otobüse bindiğimizde, sen; “açılın, açılın, kızım ameliyat oldu; yer verin “deyip beni oturtmuştun. Kendimi adeta prenses gibi hissetmiştim ama çok da utanmıştım… böyle yaptın diye. Ne bileyim ki, senin sevgi ve şefkatinin tavanlarda olduğunu..

Hala daha senin nasıl bu kadar öngörülü, cesur ve aydın bir insan olabilme ne şaşırırım. Her gün alınan 6 ekmeğin yanında, bir gün bile eve gazetesiz gelmemen le gurur duyuyorum. İnsanlar evine düzenli gazete hala daha almıyorken, sen o zamanlar dahi hiç gazetesiz gelmezdin. Sen işten gelirken gazete kokunla gelirdin;..bayılırım o kokuya.

Biliyor-musun baba?… Eve ekmek almayı unuttuğum oldu ama, gazeteyi hiç unutmadım ben de…..tıpkı senin gibi.

O köyden gelip, şehirde kızını okutup, bu kadar çok güvenip, arkasında duran, onunla gurur duyan, senin yaşıtlarında bir baba yoktu oralarda biliyorum. Şimdilerde var. Ve seni örnek alan yeğenlerin de var … Akrabada gurur duyduğumuz doktorlar, mimarlar, öğretmenler ve daha pek çok kızımız var.

Seni anlatmak; günlerce, sayfalarca sürer biliyorum babacığım!

Seni çok seviyorum, özlüyorum, arıyorum, anıyorum; her an kalbimdesin Babişkom…kalbimdesin!

Nurlar içinde uyu, Allah’ın Rahmeti üzerinize olsun babam!

Anneme selam ve sevgilerimi söyle…unutma sakın!

İnşallah Cennette Kavuşmak ümidiyle Allah’a emanet olun BABAM…!!

Ellerinden öperim, yanaklarından öperim Babam…!!

 

Sizi çok seven kızınız ZELİŞ.

 

Zeliha Karaosmanoğlu / Kaya

14. Haziran 2014

Hakkında Mehmet Nuri Sunguroğlu
Yaşlılarımız geçmişimiz, Çocuklarımız geleceğimizdir. Her ikisini de ihmal eylemek tamiri zor olan bir suçtur.

One Response to BABAMA MEKTUP

  1. Zeliha says:

    Yıllar geçtikçe özlem daha da büyüyor. Ölümün en zor yanı ayrılık aslında. Dilerim Cennet kavuşuruz Babam Annem

    Beğen

Yorum bırakın