CEM ÖZDEMİR’E AÇIK MEKTUP

ERIVAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

[Evet Sn. Özdemir. Sizi tebrik ediyorum…yok hayır. Sizi kutluyorum ki; Alman parlamentosunu ve Alman gazetelerini gülünç duruma düşürmeyi başardınız!

CEM ÖZDEMİR’E AÇIK MEKTUP

Sn. Özdemir, Sizi yürekten tebrik ediyorum ki; iki yıllık Amerika tecrübelerinizin dönüşünde yapmış olduğunuz çalışmalarla Ermeni Soykırımına; “Şansölye Angela Merkel’in ve dış işleri bakanı Walter Steinmeier’in katılmadığı oylamada Alman Parlamentosundan evet oyu aldınız.” Ve Sizi tekrardan tebrik ediyorum ki; kendinizi ve Alman Parlamentosunu, hatta tüm Alman medyasını dünya kamu oyu önünde gülünç bir duruma düşürmeyi başardınız. Neden mi Sn. Özdemir! Uzun yazmayacağım, kısa olacak!

Sn. Cem efendi!

Parlamentoda tüm konuşanları takip etmiştim. Bu sabah da Alman medyasını gözledim. Hatta Size teşekkür eden Türk gazetecisinin de olduğunu gördüm. Parlamento konuşmalarını dinlerken içimden gülmek gelmemişti ama; bu sabah Alman gazetelerini okurken kendimi tutamadım. Tutamadım dersem, güldüğümü sanmayın, bir acı tebessümdü hepsi.

Biliyormusunuz Sn. Özdemir. Olaylar bu kadar acı olmasa, insanın gülesi gelirdi.

Bakınız Sn. Özdemir! Size göre 1915 de neler olmuş, neler olmamış.

1915 olaylarında tek bir Türk ölmemiş. Tek bir kadının ırzına geçilmemiş. Tek bir çocuğumuz havaya atılıp altına süngü tutulmamış. Türkler evlere doldurulup yakılmamış. Ermeniler Osmanlıya karşı hiç bir isyan yapmamışlar. Ruslar ile beraber çalışmamışlar. Ama biz Türkler her şeyi yapmışız. Yani durup dururken, keyfimiz öyle istediği için katliamlar yapmışız, sürgünler düzenlemişiz, insanları öldürmüşüz, asmışız, açlığa terk etmişiz ve daha neler ki neler yapmışız.

Yani; onurla temsil ettiğin, vatandaşlığına sahip olduğun Almanların yaptığı gibi, insanları hiç bir günahı yokken, sadece başka bir ırktan olduğu için toplayarak mezbahana ya, gaz odalarına, fırınlara göndermişiz.

Şimdi Size soruyorum! 1915 olayları böyle mi olmuş Sn. Özdemir?

Bırakalım benim büyük halamı. Bırakalım Türklerin ne dediklerini. Peki; bir çok yabancı bilim adamlarının bu konu hakkında tamamen aksini yazdıklarını nereye koyacağız sn. Özdemir?

Nereye koyacağız adıyla, köyüyle, mekanıyla tespit edilmiş, arşivlenmiş 518 bin hunharca öldürülen Türk insanını? Nereye koyacağız tespit edilemeyenlerin listesini? Nereye koyacağız dere boylarında, kuytularda ırzına namusuna tecavüz edilenlerin listesini? Nereye koyacağız bunları ‘güzel çocuk’? 1970 yıllarında okula gittiğini düşünüyorum. Git öğretmenine sor bakalım ki; sizlere tarih dersi verdiler mi? Vermediler. Çünkü Almanlar tarih dersinden korktukları için, dersini de okullarda okutmaktan korkuyorlardı!

Evet Sn. Özdemir. Sizi tebrik ediyorum…yok hayır. Sizi kutluyorum ki; Alman parlamentosunu ve Alman gazetelerini gülünç duruma düşürmeyi başardınız!

Mehmet Nuri Sunguroğlu

04.06.2016

BU BÖYLE DEVAM EDEMEZ

imperyalismus[Pazar sohbeti]

BU BÖYLE DEVAM EDEMEZ

Her yıl olduğu gibi, bu yılda “soykırım” suçlamalarıyla yoğun baskı altına alınan Türkiye Cumhuriyeti; bu yoğun baskıya karşı sadece “biz yapmadık” ile cevap vererek meseleyi kapatamaz. Türkiye Cumhuriyeti, reaksiyon yerine aksiyon politikasını uygulamaya koymak zorundadır. Meseleyi gündem olarak görüp geçiştirmek büyük bir milletin şanına yakışmaz olduğunun bilincinden yola çıkarak; suçumuz varsa, kabul etmek, yoksa bunu dünyaya anlatmak zorundayız. Böyle bir sorumluluğu bizim için başkalarına bırakmak, meselenin ağırlığının farkında olmamaktır. 100 yıldan beri bu çok önemli konuya yeteri kadar önem vermediğimiz büyük bir talihsizlik olmuştur. Bu konu üzerinde yeteri kadar çalışmadığımız içindir ki, dünya literatürüne “soykırım” kavramı girebilmiştir.

Soykırım” kavramı vurmak, öldürmek sürgün etmek ile mukayese edilemez. “Soykırım” kavramı, bir milletin başka bir milleti planlı olarak yer yüzünden yok etmesi demektir. Topluca işlenmiş olan en ağır ve en adi suç olan bu etiketi, nesillerimizin alnına yapıştırarak, onları sonsuzluğa kadar mahkum etmek hakkına asla izin verilmemelidir. Bunun tek yolu ise, kendimizi aklamaktan geçer. Bu aklama; “biz yapmadık, onlar yaptılar” diyerek havanda su dövmek ile olmaz. Eğer onlar yaptılarsa, çıkar belgelerini koy dünyanın gözünün önüne ve sustur bu propaganda makinesini. Yok eğer biz yaptıysak, o zaman suçumuzu kabul ederek gereken ne varsa yapalım.

Siyasi kararlarla üzerimize yıkılmak istenilen “soykırım” suçlamasının henüz mahkemece verilmiş bir hukuki kararı olmasa da, bunun karşısında susmak, yarınların ne getireceğini de peşinen kabul etmektir.

Emperyalist düşünceyi üretenlerin dünya tarihinde soykırım yapanları bellidir. İspanyollar Güney Amerika’da, bu günkü Amerikalılar Kuzey Amerika’da, Belçikalılar Kongo’da, Almanlar Afrika’da Nabibiya halkına, Fransa Cezayir’de Ruslar kendi ülkesinde, İngilizler Avustralya’da ve yine Almanlar Avrupa’nın tümünde yaptığı Yahudi soykırımı tarihin karanlıklarında saklıdır. Bunlardan sadece Almanlar resmi olarak Yahudi soykırımını kabul etmiş; Avustralya yerlilerden özür dilemiştir. Ya ötekiler? Sadece Belçikalılar Belçika Kongo’sunda 10 milyon yerlileri acımasızca yok etmiştir. Günümüzde dahi İsrail Filistin çatışmasında, uzun vadeli olarak bir soykırım politikası izlenmektedir. Ne var ki; tüm bunlar bizi ev ödevimizi yapmaktan alıkoyamaz ve bunun böyle devam edeceğini kabul etmek, dünya siyasetine saf ve naif bir düşünce ile yanaşmak demektir.

Sonuç olarak:

Türkiye Cumhuriyeti bu mesele için hiç bir masraftan kaçınmadan tarafsız bir Enstitü oluşturarak meselenin özünü açığa çıkarmalıdır. Bu çalışmanın özünde olması gereken arşivler ki, bunlar bellidir. Başta Osmanlı arşivleri ve Rusya, Amerika, Fransa, Almanya Ermenistan arşivleri bu Enstitü için arşivlerini açmalıdırlar. Bu enstitüde yüksek donanımlı bilim adamlarına çalışmak imkanını tanıyacak gerekli bütçe; 2010 yılında İstanbul kültür şehri için ayrılan paranın yarısını bile oluşturmaz. İstanbul’a harcanan o paradan günümüze ne kaldı diye düşünürsek, bir kaç milyonerden başka bir şey yok diyebiliriz. Ama; tarihin bize bıraktığı ağır miras için harcanacak paradan geriye ve gelecek nesillerimize çok şey kalacaktır.

Hayırlı Pazarlar…Sevgiyle kalın.

Mehmet Nuri Sunguroğlu

26 Nisan 2015

AĞIR MİRAS 1915 / 9

2015-04-22 13_01_21-Aram Hamparian (@ANCA_DC) _ TwitterSELAHATTİN DEMİRTAŞ: “TEREDDÜT ETMEDEN ERMENİ SOYKIRIMINI KABUL EDİYORUZ”

Bende size hiç tereddüt etmeden sadece 4 soru soruyorum !

Sn. Selahattin bey,

Tereddüt etmeden Ermeni “soykırımını” kabul ettiğinizi söylüyorsunuz. Size fazla şey anlatmayacağım; sadece 4 sorum var.

1) Amerika Ermeni Ulusal Komitesi başkanı Aram Hamparian’ın twitter hesabından iftiharla sunduğu bu haberin karşılığında size ne vaat edildi ?

2) Osmanlı arşivlerinde yapılan araştırmalarda 1914-15 yılları arasında tam 518 bin Türk ve Müslüman Anadolu insanının çocuk, kadın, yaşlı demeden vahşice katledildiğini, kadınlarımızın kızlarımızın iffetine tecavüz edildiğini, ana rahminden çıkarılan çocukların süngülere takıldığını, belgeleriyle nüfus sayımlarıyla kanıtlandığını biliyor musunuz?

3) 1915 yılının 11 Nisan günü Van’da Aram Manukyan liderliğindeki Taşnaksutyun komitacıları tarafından isyan başlatıldığını ve 17 Mayıs günü kenti Ruslara teslim ettiklerini, Amerika’da yayımlanan Goçnak isimli Ermeni gazetesinin, adeta etekleri zil çalarak, Van’da yalnızca 1500 Türk’ün sağ kaldığını yazdığını biliyor musunuz?

4) Ermeni tarihçi Lalayan’ın, 30 aylık “bağımsız Taşnaksutyun iktidarı” esnasında bugünkü Ermenistan topraklarında yaşayan yüz binlerce insanın katledildiğini, bu kanlı süreç sonunda Ermenistan’daki Türk nüfusun yüzde 77, Kürt nüfusun yüzde 98, Yezidilerin ise yüzde 40 oranında azaldığını olanca çıplaklığıyla yazdığını biliyor musunuz?

Evet Selahattin bey, buyurun, sıra sizde !

Mehmet Nuri Sunguroğlu

22.04.2015

Not: “With no hesitation, I admit that 1915 was genocide”

Türkçesi: “Tereddütsüz olarak 1915 Ermeni soykırımının gerçekliğini kabul ediyorum”

Paylaşın ki halimizin ne olduğunu bilelim…