İZMİR KAHRAMANI FETHİ SEKİN

polis„OLAMAZ, OLAMAZ, BÖYLE ELLERİNİ SALLAYA SALLAYA GİREMEZLER!“
Güzel İzmir’imiz için çok şeyler söylenir.
Kimileri ’gavur İzmir’ der, kimileri İzmir’in yaşam tarzından söz eder.
Benim için İzmir daha farklıdır.
İzmir denilince bende tarihi çağrılar başlar.
Ölüm kalım günleri, olmak yada olmamak kavgası gelir aklıma.
Bıktırılmış, yorgun düşmüş, silahına el konulmuş, namusuna değinilmiş, parçalanmasının hesabı yapılmış bir Anadolu gelir aklıma.
Çünkü İzmir’de, Samsun kadar tarihimizde bir dönüm noktasının sırlarını saklayan, koruyan bir şehrimizdir.
İzmirli olmanız için İzmir’de doğmanıza da gerek yoktur. Çünkü İzmir tüm Anadolu’nun duygularının birleştiği bir başka şehrimizdir.
İzmir; kurtuluş savaşında Milli bilincin uyandığı, Kuva-yı Milliye ruhunun doğduğu, milli mücadele için örgütlenmenin başladığı, şehrimizdir.

Bu uyanışın Anadolu’ya yansıması İzmir’de ilk kurşunu atan Hasan Tahsin ile başlamıştır. 15 Mayıs 1919 günü İzmir’i işgal eden Yunanlıların Efzun alaylarını gören Hasan Tahsin; “Olamaz, olamaz, böyle ellerini sallaya sallaya giremezler” diyerek toplu tabancasını çekmiş, düşmana sıktığı kurşunlarla 2 düşman askerini öldürmüştü. Karşı ateşle şehit olan Hasan Tahsin, belleğimizde milli kahramanımız olarak ebediyete kadar kalacaktır.

Bir yeni kahramanımız ise polis memurumuz Fethi Sekin olmuştur. Daha iki gün önce aynı duygular ile silahına sarılarak alçak ve kahpe terör saldırısına karşı; “Olamaz, olamaz, böyle ellerini sallaya sallaya giremezler” diye düşünmüş ve silahına sarılarak son mermisine kadar mücadele ederek şehit düşmüştür.

Aynı duygularla yaşamını yitiren İzmir adliye katibi Musa Can kardeşimiz de ermiş olduğu şehitlik mertebesinin ve yüreğimizin bir kahramanı olarak tarihimizde yerini alacaktır.

Hasan Tahsin, Fethi Sekin ve Musa Can bizim için, bu vatan için yaşamlarını ortaya koyarak gerek 1919 yılında, gerekse 2017 yılında bizlere bıraktıkları miras; „onların kahramanlığıyla sadece övünmek değil, onlar gibi düşünmek olmalıdır!“

Umalım ki; Musa Can gibi yaşamını ortaya koyan bir kahramanımızın, Fethi Sekin polis memurumuzun attığı kurşunların sesi, Hasan Tahsin’in attığı kurşunların sesi kadar uyanışımıza yardımcı olur.

Yazımı Gazi Paşamın kurtuluş savaşı yıllarında söylediği bir sözüyle bitirmek istiyorum.

„Bugün vatanımızda bir milli kudret varsa, o cereyan, felaketlerden ders alan ulusun kalp ve dimağından doğmuştur.“/ Mustafa Kemal Atatürk

Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, arkada bıraktıkları eş ve çocuklarına sabırlar diliyorum.

Mehmet Nuri Sunguroğlu
07.01.2017

NE ZAMAN İZMİR’E KAHPELER YAĞSA

kemalNe zaman İzmir’e kahpeler yağsa
Bir hüzün kilitler, bir şarkı düğümlenir yüreğimde
Bayrağıma renk veren al kanlar gibi
Dökülür göz yaşım sızlayan benliğimde

Ne zaman İzmir’e kahpeler yağsa
Aklıma gelir O sarı saçların
Mavi gözlerinde saklı olan kıvılcımlarla
Kahpeye diz çöktüren kurt bakışların

Ne zaman İzmir’e kahpeler yağsa, titreşir yüreğim
Malazgirt sırtlarında dolaşan Alparslan gelir aklıma
Nene Hatunlar, kara Fatmalar…
Sakarya Dumlupınar, Kocatepe gelir aklıma

Ne zaman İzmir’e kahpeler yağsa
Hep seni hatırlar;
Mavi bakışlarından fışkıran kartal bakışın gelir aklıma
Ne zaman İzmir’e kahpeler yağsa
Arkamızdan vuran kahpeler gelir aklıma…

Mehmet Nuri Sunguroğlu
05.01.2017

 

MONDROS MÜZAKERELERİ VE İZMİR’İN KURTULUŞUNUN TARİHİMİZDEKİ ÖNEMİ

Güzel İzmir’imizin kurtuluşunun 90 cı yıldönümünde hayal edemeyeceğimiz tartışmalar bizleri çok üzmektedir.

Bizler millet olarak bayramlarımızın coşkusunu yaşayamazsak içimiz rahat etmez. Çünkü; bizim bayramlarımız bizlere başkaları tarafından armağan edilmemiştirler; biz onları alınteri ve kann dökerek hak etmişizdir.

İzmir’in kurtuluşuyla; Samsun’da başlayan, Sakarya’da devam eden, Dumlupınar, Afyonkarahısar, Manısa üzerinden İzmir’de biten büyük taarruz, Atatürk’ün: Ordular! Hedefiniz Akdenizdir, ileri! Diye verdiği emrin hedefe ulaştığı yerdir.*1

İzmir’in kurtuluşu, Anadolunun kurtuluşu demektir. Bağımsızlığımızın noktalandığı, Emperyalizme dur dediğimiz yerdir. Bunu daha iy anlamak için Mondros Ateşkes Antlaşmasının Maddelerine bir göz atmamız çok önemlidir.

Ege denizinde Limmi adasının Mondros limanında yapılan müzakerelere İtilaf Devletleri adına, İngilizlerin Akdeniz Filosu Komutanı Amiral Calthorpe, Osmanlı Devleti adına Bahriye Nazırı Rauf Bey katıldılar.

27 Ekim’de başlayan ateşkes görüşmeleri 30 Ekim’e kadar devam etti. Türk heyeti, önerilen koşulların hafifletilmesini istediyse de… Amiral Calthorpe bunun mümkün olmadığını belirtti.

30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması 25 maddeden oluşmuştur.

Kaderin cilvesi diyemiyorum ama; insan düşündüğünde aklına neler gelmiyor ki… 600 yıl dünya yönetiminde söz sahibi olan Osmanlı İmparatorluğunun müzakere heyeti...“şartların hafifletmesini“ istiyor. Bunu düşünmek dahi insanın zoruna gidiyor…

Buyurun!

Mondros Ateşkes Antlaşmasının Maddeleri

1- Çanakkale ve İstanbul Boğazlarının açılması, Karadeniz’e serbestçe geçişin temini ve Çanakkale ve Karadeniz istihkamlarının İtilaf Devletleri tarafından işgali sağlanacaktır.

2- Osmanlı sularındaki bütün torpil tarlaları ile torpido ve kovan mevzilerinin yerleri gösterilecek ve bunları taramak ve kaldırmak için yardım edilecektir.

3- Karadeniz’deki torpiller hakkında bilgi verilecektir.

4- İtilaf Devletlerinin bütün esirleri ile Ermeni esirleri kayıtsız şartsız İstanbul’da teslim olunacaktır.

5- Hudutların korunması ve iç asayişin temini dışında, Osmanlı ordusu derhal terhis edilecektir.

6- Osmanlı harp gemileri teslim olup, gösterilecek Osmanlı limanlarında gözaltında bulundurulacaktır.

7- İtilaf Devletleri, güvenliklerini tehdit edecek bir durumun ortaya çıkması halinde herhangi bir stratejik yeri işgal etme hakkına sahip olacaktır.

8- Osmanlı demiryollarından İtilaf Devletleri istifade edecekler ve Osmanlı ticaret gemileri onların hizmetinde bulundurulacaktır.

9- İtilaf Devletleri, Osmanlı tersane ve limanlarındaki vasıtalardan istifade sağlayacaktır.

10-Toros Tünelleri, İtilaf Devletleri tarafından işgal olunacaktır.

11- İran içlerinde ve Kafkasya’da bulunan Osmanlı kuvvetleri, işgal ettikleri yerlerden geri çekilecekler.

12- Hükümet haberleşmesi dışında, telsiz, telgraf ve kabloların denetimi, İtilaf Devletlerine geçecektir.

13- Askeri, ticari ve denizle ilgili madde ve malzemelerin tahribi önlenecektir.

14- İtilaf Devletleri kömür, mazot ve yağ maddelerini Türkiye’den temin edeceklerdir. (Bu maddelerden hiç biri ihraç olunmayacaktır.)

15- Bütün demiryolları, İtilaf Devletlerin zabıtası tarafından kontrol altına alınacaktır.

16- Hicaz, Asir, Yemen, Suriye ve Irak’taki kuvvetler en yakın İtilaf Devletlerinin kumandanlarına teslim olunacaktır.

17- Trablus ve Bingazi’deki Osmanlı subayları en yakın İtalyan garnizonuna teslim olacaktır.

18- Trablus ve Bingazi’de Osmanlı işgali altında bulunan limanlar İtalyanlara teslim olunacaktır.

19- Asker ve sivil Alman ve Avusturya uyruğu, bir ay zarfında Osmanlı topraklarını terk edeceklerdir.

20- Gerek askeri teçhizatın teslimine, gerek Osmanlı Ordusunun terhisine ve gerekse nakil vasıtalarının İtilaf Devletlerine teslimine dair verilecek herhangi bir emir, derhal yerine getirilecektir.

21- İtilaf Devletleri adına bir üye, iaşe nezaretinde çalışacak bu devletlerin ihtiyaçlarını temin edecek ve isteyeceği her bilgi kendisine verilecektir.

22- Osmanlı harp esirleri, İtilaf Devletlerinin nezdinde kalacaktır.

23- Osmanlı Hükümeti, merkezi devletlerle bütün ilişkilerini kesecektir.

24- Altı vilayet adı verilen yerlerde bir kargaşalık olursa, vilayetlerin herhangi bir kısmının işgali hakkını İtilaf Devletleri haiz bulunacaktır.

25- Müttefiklerle Osmanlı Devleti arasındaki savaş, 1918 yılı Ekim ayının 31 günü mahalli saat ile öğle zamanı sona erecektir.

İzmir’in kurtuluşu; Anadolunun ve Türkiyenin kurtuluşudur! Çünkü 09 Eylül 1922  Emperyalizme dur dediğimiz gündür. Kutlu olsun!

*1 O zaman bu günkü Ege Akdeniz olarak bilinirdi. Ege ismi 1934 yılında verilmiştir.

Mehmet Sungur

Maddeler alıntıdır.