160 YIL ÖNCE KIRIM SAVAŞI VE ÇÖKÜŞÜN BAŞLANGICI

kirim_savasi_turk_piyadeleri_1854_senesi

 

 

 

 

 

[Tarihini bilmeyen milletler, geleceğini tayin edemezler]

Aslında 163 yıl önce başladı Kırım savaşı. İlk bakışta Osmanlı Rus savaşı olarak görülse de, zamanın devleri arasında olan bir savaş olarak tarihte yerini almıştır. Osmanlı devletinin bu savaştan galip çıkması, aynı zamanda çöküşün başlangıcı olmuştur. Zira Osmanlı devleti bu savaşı Avrupa’nın güçlü devletleri sayesinde kazanmıştır. İşin acı tarafı ise; galip olduğu bu savaşın sonunda 1856 Paris anlaşmasıyla mağlup duruma düşürülmesidir.
Çoğu hastalıktan, 750 bin insanın hayatını kaybettiği bu savaşın bir başka önemi ise, ilk defa modern savaş silahlarının yanında, döşenen demir yolları, telgraf donatımı, ve tarihin ilk savaş resimlerinin de günümüze ulaşmasıdır. Resimde Roger Fenton tarafından Osmanlı Türk piyadeleri görülmektedir.
Kırım savaşının sebepleri ise:
Rusların sıcak denizlere inme hayali, boğazlar üzerinde söz sahibi olmak isteği, Balkanlarda milliyetçiliğin artışı, Kudüs ve etrafındaki kutsal yerler üzerinde söz sahibi olmak hevesi, sonuç olarak Osmanlı devletinin yıkılması planları Kırım savaşının başlıca sebepleridir.
Avrupalıların Osmanlı devletinin yanında yer alması ise:
Rusya’nın Olası bu savaştan galip çıkması sonunda Rusya’nın daha da güçleneceği, Boğazlar üzerinde söz sahibi olacağı, Akdeniz’e inmesi, Balkanlarda ilerleyişi, zamanın Avrupa devleri İngiltere ve Fransa’nın Osmanlı devletinin yanında yer almasına sebep olmuştur.
Müttefiklerin Kırım’a asker çıkarması sonucu Kırım savaşını kaybeden Rusya, ikinci Kırım savaşı için 1877 yılına kadar bekleyecekti.
Savaşın sonunda kağıt üzerinde galip olan Osmanlı devleti; 1856 Paris anlaşması ile mağlup duruma düşürülmüştür. Kırım savaşıyla Rusyayı durduran Avrupalılar, Paris anlaşmasıyla da Osmanlının çöküşünü hazırlayarak, Sevr anlaşmasının önünü açmıştır ki; 1856 Paris antlaşmasının önemli maddeleri de bunu göstermektedir.

Önemli maddeler:
[…]“Osmanlı Devleti bir Avrupa Devleti sayılacak ve toprak bütünlüğü Avrupa devletlerinin garantisi altında olacak.”

(Osmanlı Devletinin Avrupa devleti sayılması, Avrupa hukukundan yararlanması ve sınırlarının Avrupa devletlerince güvence altına alınmasının önemi ise aynı zamanda zayıflığının da bir belgesidir. Bu anlaşma ile kendi topraklarını koruyamayacak kadar güçsüz olduğu ortaya çıkan Osmanlı devleti, buna karşılık Rusya’ya karşı topraklarını garanti altına almış olması ise, ömrünün uzamasına vesile olmuştur.)

[…]“Karadeniz tarafsız bir bölge olarak tüm ticaret gemilerine açık, savaş gemilerine kapalı olacak. Osmanlı devleti ve Rusya Karadeniz’de donanma ve tersane bulunduramayacak.
Boğazlar, 1841 Londra Sözleşmesine göre yönetilecek. / Osmanlı Devleti ve Rusya işgal ettiği yerlerden geri çekilecek. / Eflak ve Boğdan’a özerklik verilecek. / Tuna nehrinin yönetimi bir komisyona bırakılacak ve ticaret gemilerine açık olacak. / Avrupa devletleri Osmanlı’nın yapacağı ıslahatlara karışmayacak.”

(Paris Konferansı esnasında Osmanlı Devleti, iç işlerine karışılmasını önlemek amacıyla Islahat Fermanını hazırlayarak konferansa sunmuştur. Rusya; Küçük Kaynarca ve Edirne antlaşması ile elde ettiği hakları kaybetmiştir. Osmanlı Devleti ilk kez Kırım Savaşı esnasında Abdülmecit zamanında 1854’de İngiltere’den borç almıştır. Sonraki dönemlerde alınan diğer borçlar zamanla ödenemez hale gelerek büyük yük olmaya başlamıştır. 1881 Muharrem kararnamesi ile dış borçların ödenmesinde yeni düzenlemeler yapılmış olsa da borçlar ödenemediği için; Avrupalı devletler alacaklarını tahsil etmek amacıyla Duyun-u Umumiyeyi kurdurarak Osmanlı Devletinin tüm gelir kaynaklarına el koymuştur. Bu borçlar Lozan anlaşmasıyla Osmanlı devletinden ayrılan devletlere paylaşılmış, bize düşen borcu da 1954 yılına kadar ödemişiz.)
Son alarak:
Kırım savaşında galip iken, neden mağlup muamelesi gördük?

Zira Avrupalı güçler savaşı Osmanlı için değil, kendi çıkarları için yaptıklarından dolayı, kendi çıkarlarına uygun maddeler koyarak Osmanlı devletini galipken mağlup duruma düşürmeyi başarmışlar.

Mehmet Nuri Sunguroğlu
25.10.2016

8 MAYIS 1945 FRANSIZLARIN YÜZ KARASIDIR

CEZAYIR2“Ermeni soykırımının ateşli savunucusu Fransızlar, 8 Mayıs 1945 yılında bir taraftan Hitler Almanya’sının istilasından kurtulurken, aynı gün soykırımı yapmaktan geri kalmamışlardır.”

Avrupa’nın Hitler rejiminden kurtuluşunun 70. yıl dönümü olan bu gün; Fransızların’da kurtulduğu ama; aynı zaman da da yüz karası olduğu gündür.

8 Mayıs 1945 tarihinde tüm Avrupa’da Almanların soykırımı sona ererken, aynı gün Cezayir’de Setif ve Guelma katliamlarında soykırımı yapan Fransa, 8 Mayıs tarihinde 2. dünya savaşının sona ermesi ve Almanların kayıtsız şartsız teslim olması üzerine Cezayir bayrakları ile kutlama yapan tüm Müslüman Cezayirlilerin üzerine, Fransız ordusu ve polisi tarafından makinalı tüfeklerle ateş açılarak 45.000 silahsız sivil Cezayirlileri görüldükleri ve yakalandıkları her yerde katletmişlerdir. Bağımsızlık için gösteri yapan halktan binlerce sivil katledilmiştir. Bununla birlikte Fransa, Cezayir’in bağımsızlığını ilan ettiği 1962 tarihine kadar sivil Cezayirlileri sistematik bir şekilde katletmiştir. Cezayirlilere göre, Fransa’nın 132 yıl süren işgali sırasında 1 milyondan fazla insan öldürülmüştür.

Ermeni soykırımının ateşli savunucusu Fransızlar, 8 Mayıs 1945 yılında bir taraftan Hitler Almanya’sının istilasından kurtulurken, aynı gün soykırımı yapmaktan geri kalmamışlardır.

Mehmet Nuri Sunguroğlu

8 Mayıs 2015