BAŞKA MİLLETLERİN EĞİTİM SİSTEMİNDEN FAYDALANMAK GÜNAH MIDIR?


Eğitim; „Bireysel ve toplumsal olarak insanlar için var olmanın ve yarınlara kalabilmenin doyurucu aracı değil, ön koşulu ve olmazsa olmazı dır.“ Bunu bir kenara not edelim!

Eğitimi araç olarak kullanmanın tek amacı; bireyi kendisine ve topluma faydalı bir insan olarak yetiştirmektir.
Gelişen ve genişlerken küçülen dünyamızda insan farklılıklarının olduğu kadar, sorunlarımızında farklılıkları olduğunu hepimiz biliyoruz.
Günümüzde sorunlar Kıtalardan bölgelere aksederken, gelecekte bu sorunların çözümü için güçlü beyinlere muhtacız.
Adına Milli Eğitim dediğimiz eğitim düzenimizi koruyarak, evrensel eğitimi de genel eğitim sistemimize entegre etmek, „başka milletlerin hayranı olduğumuz anlamına gelir“ düşüncesini üzerimizden atmak zorundayız.

Haberleşmenin duman ile yapıldığı çağlardan beri dünya milletleri seyyahlar aracılığıyla başka milletlerin eğitim sistemlerini, yargılama metotlarını, hukukta muhakeme etmek prensiplerini, sosyal düzenini, kendi ülkelerine taşımaktan sakınmamış olup, kendi toplumları için gerekli ve faydalı olanını filtre yaparak üstlenmişlerdir. Bunu yaparken hiç bir millet; „din elden gitti“ diye feryadı-figana düşmemiştir.

Tarihin tozlu sayfalarına baktığımızda bunun bir çok örneğini görmek mümkündür.
Yunan eğitimcilerinden Xenoplaen, İran’a gitmiş ve oradaki eğitimin Yunanlılarınkinden farklı taraflarını görmüş ve kendi ülkesine döndüğünde bunları yazıp anlatmış, iyi yönlerinin Yunanistan’da da uygulanmasını istemiştir.
Ülkemizde isminden çok söz edilen ama, „kafir“ olduğu için bir çok kesimden ret edilen Platon; Yunan eğitim sisteminin bozukluklarını eleştirirken, özellikle Isparta’dan (Sparta) esinlenerek “Devlet” adlı eserini meydana getirmiş olması bir tesadüfün eseri değilidir.
Yunan eğitim sisteminin Roma’yı etkilemesinde, Yunanlıların adeta çok iyi bir öğrencisi olan Romalı düşünürlerin önemli payı olduğunu kim nasıl inkar edebilir.

Orta çağda İslam eğitim sisteminin, özellikle medreselerin Avrupa üniversitelerine nasıl örneklik ettiğini; ve bunda seyyahların, tüccarların ve bilgin din adamlarının payını kim inkar edebilecek cür’eti gösterebilir ki.
İslam eğitim düzenini Üniversitelerine öğrenim malzemesi olarak alan Avrupalıların Müslüman olmaktan korkmadıklarını; ve olmadıklarını kim nasıl izah ederek, „biz onlarınkini alırsak kafir oluruz“ diye içeriği boş olan, bilimsel hiç bir açıklaması olmayan itirazlarla karşımıza çıkmaktadırlar.

17. asrın metot çağında Wolfgang Ratke’nin henüz Prenslikler ülkesi olan Almanya’nın eğitim sistemi üzerinde yaptığı değişiklikler ile Almanya’da nasıl çeşitli okul reformları yapmakla görevlendirildiği; yine bir Alman olan J.A.Komenski’nin İngiltere’de, İsveç’te, Macaristan’da davetli olarak okul reform planları yapıp uyguladığını; Fransız D.Diderot’un 18. asırda Rus hükümeti için bir reform planı hazırladığını; G.E.Lessing’in Hollanda, İngiltere ve Fransa’ya eğitim seyahati yaptığı ve bu seyahatlerinden önemli bilgiler edinerek kendi ülkesine taşıdığını hangi eğitimci göz ardı edebilir.

Başlıkta vurguladığım gibi; „Başka milletlerin eğitim düzeninden, sisteminden faydalanmak günah mıdır? Değildir!
Bunu diyenler asıl günahı işleyerek çocuklarımızın geleceğini karartmaya gayret gösterdikleri için vebal altındadır. „Vebal altına girmenin bu dünyada faydası olsa da, öteki dünyada cezası Kur’anı Kerim’de yazıyor!
Saygıyla.
M.N.Sunguroğlu
16.10.2017

 

Hakkında Mehmet Nuri Sunguroğlu
Yaşlılarımız geçmişimiz, Çocuklarımız geleceğimizdir. Her ikisini de ihmal eylemek tamiri zor olan bir suçtur.

Yorum bırakın